Kış Bakımı
hem ağustosböceği, hem karınca…
Güzel havalar motor mevsimidir. Gezilir, dolaşılır, yeni yerler görülür ama bir gün kış gelir. Ağustos böceği gibi bütün yaz şarkı söyleyip gezdik. Kış geldi diye karıncadan yardım dilenme mevsimi kapıya dayandı değil mi? Eğer motorunuzu sürekli kullanmıyor, kış vakti uykuya yatırıyorsanız ve biraz da elinizden iş geliyorsa yeni bir eğlenceli döneme girebilirsiniz. Dışarıda kar, yağmur, çamur varken evde oturup televizyon karşısında zaman öldürmekten sıkılanlardansanız sıkı durun: “Proje Dönemi”ni başlatabilirsiniz! Motorunuzun eksik-gedik yerlerini elden geçirebilir, 3 sene önce alıp da bir türlü taktıramadığınız sis farlarını monte edebilir, arka lastiğinizden gelen hırıltının sebebi olan bozuk rulmanı değiştir(t)ip sezon başladığında gururla motorunuzu sürmeye devam edebilirsiniz.
Kendi kendinize yapabildikleriniz arttıkça karıncaya minnet etmekten kurtulacağınız gibi şairin de dediği gibi içinizde bir iş başarmanın sevincini de yaşayabilirsiniz. E öyleyse başlayalım mı artık?
O2, oksijen, okşizen???
Hemen hemen herkesin bildiği bir kış bakımı olayı vardır ki yıllardır üç aşağı beş yukarı aynı şeyler anlatılır. Bilgileri tazelemek için ana başlıkları kısaca hatırlatmakta fayda var: Motorumuz kış boyunca hareketsiz kalacağı için akü bitecek, lastikler aşınacak, çıplak metal aksamlar korozyona maruz kalacaktır. İmkan ve cihazınız varsa akünüzü söküp şarj cihazına bağlayın. Bu mümkün değilse hiç değilse haftada bir kez motorunuzu en az 10 dakika çalıştırın. Bu işlem tam olarak akünüzü doldurmaya yetmese bile sülfatlaşmayı önlemede yardımcı olacaktır. Ama asıl konumuz antioksidanlar! Hayır efendim, vücudumuzdan değil motorlarımızdan bahsediyorum. Hayati önem taşıyan oksijen, motorlarımızdaki yakıtın yakılması için temel ihtiyaç. Ama oksijen, aynı zamanda aşındırıcı etkiye de sahip! Metallerin oksitlendiğinden/paslandığından bahsederiz hani. İşte oksijen, bu pası/oksitlenmeyi yaratan temel etken. Keza oksijen, lastiklerimizin yapısal özelliklerini de çok başarılı (!) bir şekilde bozabiliyor. Eeee, ne demişler? Her güzelin bir kusuru varmış!
temizlik, bölüm:1
Öncelikle motorunuzu bir güzel temizleyin. Öyle ki, dip bucak her yerini hem de. Evvelki yazılardan hatırlayacaksınız tahmin ederim: basınçlı su ile motor yıkamayın! Elinize temiz ve yumuşak bir sünger alıp Karate Kid filmindeki gibi dairesel hareketlerle her yeri bir güzel temizleyin ve bu işlemi normal basınçlı su ile gerçekleştirin. Daha bir kaç gün evvel bir arkadaşımla aramızda şu konuşma geçti:
- Biliyor musun ben ne yaptım? Motorumu basınçlı su ile yıkattım!
- Eyvah!. Çalışmıyor mu yoksa?
- Hayır, çalışıyor. Basınçlı suyu motora ve elektrik aksamına tutmamam gerektiğini biliyordum ama kaporta üzerine tutmak zarar vermez diye düşündüm. Meğerse basınçlı su, motorun yazılarını söküyormuş; bunu öğrendim.
- Aferin…
Motoru temizleyerek kış bakımına kaldırmak, eğer varsa motorunuzdaki muhtemel arızaları tesbit etmeye de faydalı olacaktır. Motoru bir güzel temizledik. Eğer zincir tahrikli ise zincirimizi de detaylı olarak temizleyip iyice yağlamayı ihmal etmedik. Motoru temiz bir zemine park ettik. Ara sıra motorumuzu çalıştırmak için başına gittiğimizde sağından solundan akan, dökülen yağ, soğutma sıvısı, akü suyu var mı diye gözlemleyebiliriz. Kirli bir motorda bu değişiklikleri takip etmek genellikle zordur.
İpucu: Yağladığımız zincir, fazla yağı damlatacaktır, bu durum arıza göstergesi değildir. Eğer zincir hizasında, yerde, yağ damlaması yoksa bu durum muhtemel arıza göstergesidir: zinciri yağlamayı unuttuk demektir!
antioksidanlar…
Son zamanların modası olan antioksidanlar motorlarımız için de gerekli; eğer ki bütün kış rutubete maruz kalıp ihmal edileceklerse. Motorumuzu yıpratıcı etkilerden korumanın ilk ve temel yolu, kuru ve/veya mümkünse ısıtması olan bir yerde muhafaza etmektir. Kuru ortamlarda nem de olmayacağı için oksijen, tepkimeye girecek veya tepkimeyi hızlandıracak nem bulamayacağı için ortalıkta avare avare dolaşacaktır.
Ancak, ortamdan nemi kovamıyorsak oksijeni kovmak lazım. Oksijeni kovmanın ilk ve temel yolu vakumlu torba kullanmaktır ki bu da mümkün değil. Gerçi, motoru içine koyabileceğiniz ve ortamdaki nemi emen büyük kılıf şeklinde torbalar yurt dışında mevcut ama ülkemizde bulunup-bulunmadıklarından emin değilim. Nemi kovamadık, oksijeni de kovamadık, ne yapmak lazım? Oksijen ile nem arasına nifak tohumu sokup arkadaşlıklarını bozarak bir araya gelmelerini engelleyebiliriz.
Nifak tohumları çok çeşitli olabilir: piyasada bir çok sprey var bu iş için satılan. Kimilerinde silikon var, kimileri silikon kullanmadan nemi uzaklaştırdıklarını iddia ediyorlar. Aslında yaptıkları iş tek başına nemi uzaklaştırmak değil, nem ve oksijenin korumak istediğimiz parçaya ulaşmasını engellemek için ince bir katman halinde koruyucu tabaka oluşturmak.
Evvelki yazılarımda bahsettiğim WD-40, kullandığım en başarılı nifak tohumlarından. Açıkta kalan metal yüzeylere, elektrik bağlantılarına sıkarak parçanın nem ile olan ilişkisini kesebilirsiniz. Aynı özelliğe sahip olduğunu iddia eden bir başka sprey buldum geçenlerde. Joker 440 ismi ile satılan spreyin üzerindeki kullanım talimatında, her türlü plastik ve metal yüzeyde temizleyici, yağlayıcı, parlatıcı, pas giderici özellikleri olduğu ileri sürülüyordu. Denemek için aldım ve pas çözmek için kullandım, orta karar bir pas çözücü olduğunu gördüm. Ancak aynı ürünü eski plastik yan çantalarıma uyguladığımda çantaların soluk görüntüsü gitti ve bir anda hepsi de pırıl pırıl ortaya çıktılar. Motorunuzu temiz bir şekilde kış uykusuna yatırmak istiyorsanız tüm plastik yüzeyleri bu spreyle temizleyebilir, elektrik aksamı ve metallerde ise WD-40 ile korumaya alabilirsiniz.
İpucu: Bu spreyleri boyalı (özellikle boyalı plastik) parçalar üzerinde denememenizi tavsiye ediyorum. Her ne kadar boyaya zarar vermez denilseler de sonuçta kimyasal tepkime yaratıp boya kalitenizi bozabilirler. Boyalı parçalar için teflon esaslı koruyucular kullanın veya boyan aşınmamış ise o kısımlara hiç bir işlem yapmayın ve boyanın metali korumasına izin verin! Zaten boyanın bir amacı da bu değil mi?
lastiklerim ne olacak?
Uzun ve kar yağışlı bir kış mevsimi sonunda açan ilk güneşi fırsat bilip motoru çalıştırdım. Bütün kış, bir örtü altında ama kapının önünde park halinde durmuştu motorum. Lastik havaları tamam, zincir yağlanmış, yollar kuru, hava serin ama güneşli, tekrar yollardayım, lastiklerim yol tutmuyor!!! İyi de, ben motoru en son kullandığımda hiçbir sorun yoktu. Lastiklerim ikinci senesinde ve geçen sene de öyle fazla kilometre yapmamıştım ki!
Uzun sözün kısası, açık havada sıcak-soğuk, kar-yağmur-güneşe maruz kalan lastiklerim de oksitlenmiş(!)ler, havanın yıpratıcı etkisinden nasiplerini almışlar.
Kapalı bir yeriniz olmasa da lastiklerinizin ömürlerini koruyabilirsiniz. Sakın ola benim gibi motoru kendi haline bırakıp üzerinde sadece bir örtü ile kış uykusuna yatırmayın. Lastik havası tam ve eksiksiz olsun; hatta belki biraz da fazla olabilir. Lastiklerinizi bir güzel temizleyin, bu arada daha evvel fark etmediğiniz küçük bir çivi veya zedelenmiş bir diş olup olmadığını da inceleyebilirsiniz. Peki sonra? Eğer imkanınız varsa motorunuzu orta sehpaya alın ve her iki lastiğinizin altına da küçük birer parça ahşap, sunta, vs yerleştirin. Sebebini şöyle açıklamaya çalışacağım: Lastiğinizin yere bastığı yüzey, beton veya asfaltın ısısına maruz kalacaktır. Hava biraz ısındığı vakit alttaki lastiğiniz ve lastik içindeki hava da ısınacak fakat beton/asfalt daha soğuk olacaktır çünkü geç ısınırlar. İşte lastiğin yere bastığı yer soğuk, diğer kısımları daha sıcak olacak ve bu ısı farkı yüzünden lastik içerisinde sürekli bir su buharı oluşacaktır. Oluşan su buharı ve zaten var olan oksijen bir arada bulunmaktan duyacakları mutluluğu, lastiğinizi içten de yıpratarak göstereceklerdir. Lastiklerin altına yerleştireceğiniz ahşap türevleri, yere basma noktasındaki ısı farklılıklarını azaltacaktır. Tabii ki bütün bunlardan şu sonucu da çıkartıyoruz ki arada sırada lastik havasının eksilip eksilmediğini kontrol etmekte, eksilen havayı tamamlamakta ve lastiklerin yere basan yüzeylerini değiştirmekte (lastiği çeyrek tur döndürmekte) fayda var.
Tabii ki bir de lastiği dıştan korumak lazım. Bunun için en etkili yol lastiğe gliserin uygulamaktır. Ancak gidip şişelerce gliserin almayın sakın; bir paket arapsabunu, gliserin ihtiyacınızı en kolay ve ucuz yoldan çözecektir. Sünger yardımıyla lastiklerinizin her yerine arapsabunu sürün, arada bir lastiklerinizi çeyrek tur döndürmek için evden çıkarken arapsabununu da yanınıza alıp yeniden lastiklerinizi kaplamayı unutmayın.
motor örtüleri
Çok çeşitli motor örtüleri var. İnce olanlar kolay takılıp sökülürken yağmura karşı dirençleri az olabiliyor. Kalın bir şey alırsanız hem çok yer kaplayıp hem de takması bi başka dert yaratabiliyor. Sonuçta hangi modeli kullanacağınıza kendiniz karar vereceksiniz. Ancak örtü kullanırken dikkat edilmesi gereken şeylerden bir tanesi, örtünün motorunuza değecek iç yüzeyinin motorunuzu çizmemesi. Bir çok örtünün iç yüzeyi, yumuşak ve pamuksu bir malzeme ile kaplanmış. İşte bu türden örtüleri tercih edin.
Motor örtüsündeki ikinci problem ise kediler! Örtünüzün kaliteli olup olmadığını, motorunuzun içine kedi yerleşip yerleşmediğinden anlayabilirsiniz. Örtünüz soğuk havayı, yağmur ve tozu içeri alıyorsa kedilerle uğraşmayacaksınız demektir. Ancak kaliteli bir örtünüz varsa bu örtünün nimetlerinden faydalanmak isteyen kediler, motorunuzu kışlık evleri olarak kullanacaklardır. Bu yüzden alacağınız örtünün alt kısmında kaliteli bir lastik veya örtünün ağzını büzdürebilmek için ip geçirilecek delikler olup olmadığına bakın. Lastik veya büzme imkanı olsa bile selenin ve deponun üzerine bir eski örtüyü, sabit duracak şekilde bir tarafa sıkıştırarak örtün. Zira kediler, en ufak boşluktan içeri sızma harekatı yapacaklardır. Sele ve depo üzerine yayacağınız ve yerinde sabit duracak bir örtü, kedinin tırnaklarıyla vereceği zararı azaltacaktır.
proje yapacaktık hani?
Kış mevsimi yapılabilecek proje çalışmalarından gelecek sefer bahsederiz. Öncelik motoru korumamızda; yoksa elimizde pastan erimiş bir koruma demiri ve o demir üzerine takmak için alıp hazırladığımız yepyeni sis lambalarıyla öyle kalabiliriz. Tamam, abarttım belki ama motorunuzu sonraki sezona bir sürü kış arıza ve semptomlarıyla baş başa bırakmak ister misiniz?
Son olarak tekrar etmekte fayda görüyorum. Motoruma kış bakımı yaptım, artık gönlüm rahat diyerek tamamen kendi halinde bırakmayın. Eğer kuru ve kapalı bir ortamda muhafaza ediyorsanız pekiyi, biraz daha fazla kendi haline bırakabilirsiniz motorunuzu. Ancak açıkta ve tüm hava şartlarına maruz kalıyorsa, kış bakımınızı ara ara kontrol edin, nifak tohumları görevlerini yapıyorlar mı, gerekiyorsa yenileyin, lastiklerinizi korumaya alın, akünüzün ölmesine, zincirinizin paslanmasına izin vermeyin. Ki kış projelerimizi uygulayabileceğimiz sağlıklı ve sağlam bi motorumuz olsun elimizde.